Hibrit olarak gerçekleştirilen panele AKÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Şuayıp Özdemir ile birlikte AKÜ personeli ve öğrenciler katıldı.

Moderatörlüğünü AKÜ Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölüm Başkanı Prof. Dr. Gürsoy Şahin yaptığı panelde; konuşmacı olarak İslami İlimler Fakültesi Dekanı ve Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Güler ve Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Öğr. Üyesi Abdullah Çakmak yer aldı.

Panelde ilk konuşmayı yapan moderatör Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölüm Başkanı Prof. Dr. Gürsoy Şahin, “Fransa’nın 1798’de Mısır’ı İşgali” konusunu anlattı. Şahin, 1789’da hem Avrupa’yı hem de dünyayı derinden etkileyen Fransız İhtilali yaşandığını belirterek, Fransız İhtilali’nin öncelikle Fransa’yı ardından Avrupa’yı ve bir süreden sonra da bütün imparatorlukları etkilemeye başladığını kaydetti. Şahin, “1789’da Fransız İhtilali meydana geldikten sonra yaklaşık 3 yıl kral ve Fransa’da meclis dediğimiz parlamento birlikte çalışıyorlar. Hemen cumhuriyet ilan edilmiyor. Fransız İhtilali ile ortaya çıkan fikir ve yeni durumlara karşı Avrupa’da tepki oluşacak. Öncelikle Avusturya-Macaristan İmparatorluk, Prusya, İngiltere ve Rusya’yı da hesaba katmak lazım. 1792’den itibaren Avrupa’da Fransız İhtilaline ve fikirlerine oluşan bu tepki koalisyon savaşlarını meydana getirecek. 1792’den 1815 Viyana Kongresine kadar Avrupa’da Fransa’ya karşı koalisyon savaşları ya da Napolyon savaşları denilen savaşlar gerçekleşecek” diye konuştu.

"FRANSA GÜCÜNÜ GÖSTERMEK İSTİYOR"

Fransa’nın temel olarak derdinin Avrupa’nın büyük sömürgeci devletlerine karşı gücünü göstermek ve ispatlamak olduğunu belirten Şahin, “1792’de koalisyon savaşları başladıktan sonra önce Fransa’da cumhuriyet ilan edilecek ardından kral idam edilecek. 1792’den 1797’ye kadar 5 yıl I. Koalisyon Savaşları gerçekleşiyor. Fransa’nın Mısır’ı işgalinden 1 yıl önce 1797 yılında bir anlaşma imzalanacak. I. Koalisyon Savaşı bittikten sonra Fransa’da Avrupa’nın büyük sömürgeci devletlerine karşı gücünü göstermek ve ispatlamak gibi bir derdi ortaya çıkıyor” dedi.

"NAPOLYON MISIR'DA HAPİS KALIYOR"

Fransız Hükümetinin Napolyon Bonapart’a Mısır’ı işgal edebilirsiniz diye bir görev  vermesinin ardından Napolyon’un 1798’de 280 parça gemi 38 bin kişilik bir ordu ile Mısır’a gitmek üzere harekete geçtiğini ifade eden Şahin, konuşmasına şöyle devam etti:

“Sadece asker değil; 167 uzmandan oluşan bir heyet de var. 1798’de Mısır’ın işgali ile ‘Mısır’ın’ Bilimi denilen matematik, mühendislik, edebiyat sanat gibi alanları da gelişmeye başlıyor. Önce Malta gibi çok stratejik bir ada ele geçiriliyor ardından İskenderiye önlerine geliyor, ertesi gün karaya asker çıkartılıyor ve Napolyon karaya asker çıkardıktan sonra bir propaganda süreci başlatıyor. Napolyon, ‘Biz Mısır’ı işgal etmeye gelmedik, biz aslında Osmanlı Padişahının emri ile hareket ediyoruz. Osmanlı Padişahını dinlemeyen Kölemenleri cezalandırmaya ve Mısır’ı yeniden Osmanlı idaresine bağlamaya çalışıyoruz’ diyor. Bu tamamen yalan; hatta Müslüman olduğunu falan iddia ediyor. Bu süreçte kölemenler Napolyon’a tepki gösterecekler. Fakat bir türlü Napolyon’un ordusu karşısında umulan başarı elde edilemeyecek. İngiltere tarafından Fransa donanması yakılıyor. Fransa mahsur kalıyor. Osmanlı Devleti önce Rusya ile ardından İngiltere ile Fransa’ya karşı ittifak anlaşması imzalıyor. Napolyon Mısır’da hapis kalıyor. Napolyo’a Mısır’da kalması, Hindistan’ı ele veya İstanbul’u ele geçirmesi yönünde 3 seçenekli bir emir geliyor.

İslami İlimler Fakültesi Dekanı ve Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Güler ise “Cezzar Ahmet Paşa ve Akka Savunması” konulu sunumunda Akka’nın Arap Müslümanlarının çoğunlukla yaşadığı ama İsrail’in işgal ettiği Filistin yerleşim yerlerinden birisi olduğunu söyledi. Güler, “Cezzar Ahmet Paşa 18. yüzyılın sonu 19. yüzyılın başında 30 yıl Saida eyaletinin valiliğini yapıyor. Zaman zaman Şam Valiliği, Hac Emirliği ve bir dönemde Mısır Seraskerliği yapan bir devlet adamı aynı zamanda. Cezzar Ahmet Paşa’nın ilk lakabı Boşnak Ahmet’tir. Cezzar Ahmet Paşa, Boşnak bir Müslümandır” diye konuştu.

Cezzar Ahmet Paşa’nın 18. yüzyıl Osmanlı Devletinin önde gelen vezirlerinden Hekimoğlu Ali Paşa’nın yetiştirdiği şahsiyetlerden biri olduğunu söyleyen Güler, “Cezzar Ahmet Paşa, Hekimoğlu Ali Paşa’nın Mısır Valiliği sırasında 1754’te onunla birlikte Mısır’a gidiyor. Orada Hekimoğlu Ali Paşa’nın valiliği döneminde beraber kalıyorlar. Hekimoğlu Ali Paşa Mısır’dan döndükten sonra Cezzar Ahmet Paşa Mısır’dan dönmüyor. Mısır’da Memluk Devleti döneminden itibaren kalmış olan Kölemen Beyler ya da Çerkez Beyler denilen Kafkasya’dan getirilen ve ileri gelen Mısır’ın yöneticileri var. Hekimoğlu Ali Paşa Mısır’a geldiğinde bu Çerkez Beylerin çok önde gelen bir konumda olduğunu, etkin olduğunu görünce kendisinin daha önce görev yaptığı Bosna Hersek’ten ve Kuzey Afrika’dan yeni askerler getirmeye başlıyor” dedi.

"CEZZAR AHMET PAŞA İSTANBUL SURLARI GİBİ AKKA SURLARI İNŞA ETTİRİYOR"

Akka şehrinin Cezzar Ahmet Paşa’nın idaresi ile birlikte bir Osmanlı şehri olduğunu ifade eden Güler, şunları söyledi:

“Cezzar Ahmet Paşa Saida Valisi olarak atandığında 6 yıl boyunca Saida civarındaki kabilelerin ve Osmanlı ile iyi geçinmeyen yerel unsurların itaat altına alınmasını hem de Akka şehrinin surlarının İstanbul surları gibi muhkem haline getirilmesi gibi sağlam bir çalışma yapıyor. İstanbul surları gibi Akka surlarını yeniden inşa ettiriyorlar. Hatta Akka surlarını inşa ettirirken Cezzar Ahmet Paşa ‘Akkalılar bunalıyor, bizi çok çalıştırıyor’ diye İstanbul’a dönemin sultanına şikayet ediyorlar. Kale İstanbul surları gibi 3 kademeli; önünde büyük bir hendek var. İstanbul surları esas alarak 4,5 kilometre olarak 1782’den 1788’e kadar surları inşa ettiriyor. Napolyon neden Akka’yı öne alıyor? Çünkü Mısır’a geldiğinde Osmanlı Devletini Fransa’ya sömürü olarak bağlamak isterken en büyük engelin Akka kalesi olduğunu biliyor. Suriye bölgesinde Fransızlar 16. yüzyıldan itibaren ticaret kolonileri sayesinde çok büyük etkiye sahipler. Ama Cezzar Ahmet Paşa 1782’de Saida Valiliği ve Akka çevresinde tam olarak hakimiyeti sağladıktan sonra Akka’nın içerisine Fransız tüccarların girmesini yasaklıyor. Sebebi ticari olduğu kadar Cezzar Ahmet Paşa Fransızların bir gün Suriye ve Mısır’a çıkarma yapacakları noktasında bilgiye ya da öngörüye sahipti.”

"AKKA SAVUNMASINDA, NAPOLYON ORDUSUNUN DÖRTTE ÜÇÜNÜ KAYBEDİYOR"

Akka savunmasının nasıl gerçekleştiğini anlatan Güler, “Napolyon Cezzar Ahmet Paşa’yı ilk etapta yanına çekerek savaş yapmadan Suriye bölgesini elde etmek istiyor ama Cezzar Ahmet Paşa böyle bir şeyi asla kabul etmiyor ona sert bir cevap yazıyor. Napolyon, 5 Şubat 1799’da Mısır’dan Akka’ya doğru yürüyüşe geçiyor. 10 Mart 1799 tarihinde Cezzar Ahmet Paşa dönemin sultanı III. Selim’e yazdığı mektupla Napolyon’un Akka’yı kuşatacağına dair haber veriyor ve Napolyon bu mektubun birkaç gün sonrası 14 Mart 1799 Pazartesi günü şehri kuşatıyor. Beklentisi 24 saatte Akka şehrini düşürmekti ama Cezzar Ahmet Paşa’nın hazırlıklarını, Nizam-ı Cedid ordusunun savaş kabiliyeti gücünü ve İngilizlerin desteğini ne olacağını kestiremiyordu. 19 Martta başlayan kuşatma 61 gün sonra 20 Mayıs 1799’da Napolyon’un ordusunun neredeyse dörtte üçünü kaybetmiş şekilde Mısır’a geri dönmesini sağlıyor” diye konuştu.

"CEZZAR AHMET PAŞA, AKKA'YI YAŞANABİLİR KONUMA YÜKSELTTİ"

Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Öğr. Üyesi Abdullah Çakmak ise “XIX. Yüzyılda Akka ve Çevresinde İdari Yapı” konusunu anlattı.  Cezzar Ahmet Paşa’nın Saida Valisi olduktan sonra Akka’ya oldukça önem verdiğini dile getiren Çakmak, şunları kaydetti:

“18 yüzyılda Filistin bölgesini oluşturan Haifa, Akka, Saida bölgelerinde Medine’den gelen Şihabi ailesi hakim konumda ve bunlar 18. yüzyılda buraların yönetimini Zahir El Ömer’e veriyorlar. 18. yüzyılda Zahir El Ömer Akka’yı kendisine merkez kılarak Filistin bölgesinin Kuzey topraklarını idare ediyor. Ancak Zahir El Ömer’in buradaki sonunu da Şihabi Emiri Yusuf Bey ile girişmiş olduğu mücadele hazırlıyor. Anlaşmazlık çerçevesinde Osmanlı Devleti de Kaptan-ı Derya Cezayirli Hasan Paşa’yı göndererek Zahir El Ömer’in varlığına son veriyor. Şihabi Emiri Yusuf Beyin komutanlarından birisi Cezzar Ahmet Bey’dir. Cezzar Ahmet Bey’i 1776 yılında Akka muhafızlığı ile birlikte Saida Valiliğine getiriyorlar. Cezzar Ahmet Paşa Saida Valisi olduktan sonra Akka’ya oldukça önem veriyor. Çünkü Akka bir liman kenti, ticari canlılığın bulunduğu bir kent ki bu yönüyle Umdan hanı adıyla bir han yaptırıyor ve birçok vakıf eseri inşa ederek buradaki imar çalışmalarını artırıyor. Akka’yı daha yaşanılabilir bir kent konumuna yükseltmiş oluyor.”