Şeb-i Arus ; Türkçe: Düğün Gecesi, (Farsça şeb: gece, Arapça arus: düğün), Mevlevilikte Mevlânâ Celaleddin-i Rumi’nin öldüğü gecedir.

Mevlana Celaleddin Rumi, bu geceyi Rabb’ine, sevgiliye kavuşma gecesi olarak düşündüğü Düğün Gecesi olarak adlandırır.

Rumi’nin ölüm yıl dönümlerinde 17 Aralık tarihlerine denk gelen haftalarda yapılan ve Vuslat Yıldönümü Uluslararası Anma Törenleri olarak isimlendirilmeye başlanılan törenler, halk arasında “Şeb-i Arus” olarak da anılmaktadır.

Mevlana'nin asıl adı Muhammed Celaleddin'dir. Mevlana ve Rumi de, kendisine sonradan verilen isimlerdendir. Mevlana ismi O'na genç yaşta iken verilmiştir .

Rumi, Anadolu demektir. Mevlana'nin, Rumi diye tanınması, geçmis yüzyıllarda Diyar-i Rum denilen Anadolu ülkesinin vilayeti olan Konya'da uzun müddet oturması, ömrünün büyük bir kısmını orada geçirmesi ve nihayet türbesinin orada olmasındandır.

 Hz . Mevlâna 30 Eylül 1207 yılında bugün Afganistan sınırları içerisinde yer alan Horasan yöresinde, Belh şehrinde doğmuştur.

Mevlâna'nın babası Belh şehrinin ileri gelenlerinden olup sağlığında "Bilginlerin Sultanı" ünvanını almış olan Hüseyin Hatibî oğlu Bahaeddin Veled'dir. Annesi ise Belh Emiri Rükneddin'in kızı Mümine Hatun'dur.

 Mevlâna 15 Kasım 1244 yılında hayatının en büyük dönüm noktasını yaşamış ve hayatına büyük bir etki edecek olan Tebriz ‘ li Şems ile karşılaşmıştır .

Bu karşılaşmadan sonra aralarında ki dostluk Hz Mevlana ‘ yı Gönül adamı yapmıştır .
Mevlâna Şems'in ölümünden sonra uzun yıllar inzivaya çekilmiştir . 

Hz. Mevlâna ateşli bir hastalığa yakalanmış ve bu hastalık sonucu 17 Aralık 1273 pazar günü Hakk'ın rahmetine kavuşmuştur .

Hazret-i Mevlânâ ölümünden çok kısa bir süre önce , hasta iken yazdığı gazelinde;

“Ey can! Sende bu toprak perdesi ile örtülmüş gizli bir hayat vardır… Burada, gayb âleminde gizlenmiş yüzlerce Yûsuf gibi güzeller mevcuttur…”

“Bu ten sûreti, yâni ceset, toprağa kurban verilince, o can sûreti kalır…”

“O ten sûreti fânî, can sûreti ise bâkîdir…”

“Bil ki ölüm, rûhun bir başka âleme doğması hâdisesinin sancısıdır. Yâni bu fânî âlem için adı ölümdür, ama bâkî ve ebedî olan âlem için adı doğumdur!..”

“Hem değil mi ki, canı Allah almaktadır; bil ki ölüm, has kullar için şeker gibi tatlıdır.”

“Kezâ ölüm, ateş bile olsa, Allâh’a halîl olana güllük gülistanlıktır; âb-ı hayattır.”

“Ölümü korkutucu kılan, onu zorlaştıran, şu ten kafesidir. Teni bir sedef gibi kırdığın zaman, ölümün bir inciye benzediğini sen de göreceksin!..” Der .

Mekanı cennet olsun inşallah.

17 Aralık ailem için de bir vuslat gecesi .

Canım Annemi teslim ettik 31 yıl önce en sevgilimize , asıl sahibimize .

Rabbimden gelen her şey hoştur . Ölüm de . O’ndan geldik O’ na kavuşacağız .

Huyu da yüzü kadar güzel , evliya gönüllü annemi de bu vesile ile özlemle , duayla anıyorum .
İman üzere verirken son nefesi , bu zindan dünyadan kurtuluştur ölüm .

İnşallah , her kul , ölümü Şeb-i Aruz gibi karşılasın , o minvalde kavuşsun Yaradana .

Cümle geçmişlerimizin ruhu şad ola .