Haftalardır gündemimizde Corona var. Ve alınan kararlar gün geçtikçe daha da kısıtlayıcı oluyor. Birçoğumuz çok önemli bir şey olmadıkça dışarı çıkmıyor. Çalışmak zorunda olanlar işlerinin başında. Ama işleri de eskisi gibi yoğun değil. Evde kalanlar için gece gündüz birbirine girmiş durumda. Uyku düzenleri bozuldu.  Abur cubur yeme fasılları başladı. Bir de üstüne yalnızlık ve can sıkıntısı eklenince korumak istediğimiz sağlığımız elden gitmek üzere.

Evet, şu an sağlıklı kalabilmek için yapmamız gereken en önemli şey evde kalmak! Ancak bu evde kalışın süresinin ne olacağını bilmiyoruz. Bahar sonuna doğru serbest hayata geçebilecek de olsak, bu salgının birkaç kez daha tekrarlanacağı ön görülüyor. Sözün kısası birkaç kez daha zorunlu evde kalışlarımız olabilir.

Peki, kendi sağlığımızı ve sevdiklerimizin sağlığını korumak için evde kaldığımız bu sürede nelere dikkat etmeliyiz? Evde kalmanın ve dışarıdayken sosyal mesafeyi korumanın dışında sıkça vurgulanan şey maske takmanın önemidir. Dışarı maske ile çıkmak zorunlu oldu. Ancak evdeyken de biz yada ev halkından biri hasta olduysa ve bu hastalığın CoronaVirüs’e bağlı olduğu düşünülüyorsa hasta olan kişinin odasıdiğerlerinden ayrılmalı ve onun odasına girerken hem odaya giren kişi, hem de hasta kişi maske takmalı ki, bulaş riski azalsın.

Uykular bir an önce düzene konulmalıdır. Eskisi kadar hareketli bir yaşantımız olmadığından ve günü evde miskin bir şekilde geçirdiğimizden geceleri uykuya dalma ile ilgili sorunlar yaşayabiliriz.  Gece 22:00-23:00 civarında uykuya dalındığında, saat 02:00-04:00 civarında Melatonin adlı bir hormon salgılamaya başlarız. Bu hormonun eksikliğinde uykusuzluk, kronik yorgunluk, isteksizlik, depresyona sebep olur. Varlığı antioksidan etki ile hücre sağlığını iyi yönde etkilerken yokluğunun bazı kanserlere sebep olduğu bilinmektedir. Melatonin hormonu çocuk yaşlarda büyümeye de etkilidir. Ve çocuklarda erişkinlerden 10 kat daha fazla salınır. Uyursan büyürsün cümlesinin bilimsel temelidir melatonin. Hatta Covid19’a bağlı hastalığın çocuklarda erişkinlere oranla daha iyi seyretmesinin melatonin hormonuna bağlı olduğuna dair teoriler vardır.

Sürekli televizyon karşısında oturup kötü haber ve yayınlara maruz kalmak stresi arttırır. Stres de sağlık için bozucu bir faktör. Gün içinde TV ve  can sıkıcı haberler ile olan ilişkiyi aza indirmek, arta kalan zamanı film seyrederek, kitap okuyup müzik dinleyerek ya da hobiler ile ilgilenerek geçirmek stresi azaltacaktır. Yapılacak hafif egzersizler de kendimizi dinamik ve iyi hissetmemiz için gerekli.  Bu dönemde ağır egzersizlere gerek yok. Kültürfizik hareketleri ile kan dolaşımınızı arttırabilirsiniz. Sosyal medyadan evde uygulayabileceğiniz egzersiz videolarını bularak bunlardan yararlanabilirsiniz.

Gün içinde güneşten faydalanmaya çalışın. Günün güneşli saatlerinde pencere önünde ya da balkonda kol ve bacaklarınızı açarak güneşlenin. Gün içinde sıvı alımınıza dikkat edin. Sıcak çay ve bitki çayları içmek iyi gelecektir. Ancak aynı bitki çayını günde 2 fincandan fazla içmeyin. Mürver, kekik, nane ve melisa gibi bitkilerin çayları her türlü enfeksiyon hastalığında, tek tek ya da karışık bir şekilde demleme sureti ile kullanılabilir. Sıcak çaylar içmek gibi sıcak ortamda kalmak da hastalıktan koruyucudur. Hava sıcaklığının mevsimsel iniş çıkışları enfeksiyonlara zemin hazırlar. Şu günlerde sıcak kalmaya dikkat edin.

Zerdeçal ve diğer bir çok baharata dair son yıllarda çok şey duyduğunuzu biliyorum. Zerdeçaldan elde edilen curcumin adlı madde ile ilgili toksin atımından tutun da bağışıklığın güçlendirilmesine kadar birçok konuda bilimsel yayınlar mevcut. Ve zencefil, karabiber, tarçın…. Saymakla bitmeyecek baharatın saymakla bitmeyecek faydaları var. Meyve ve sebzeler için de aynı şey geçerli.

Biz verimli topraklara sahip, üzerinde her türlü bitkiyi yetiştirebildiğimiz harika bir ülkeye sahibiz. Şimdi bunun gerçekten büyük bir nimet olduğunun farkındalığı ile beslenmemize de dikkat etmeliyiz. Soğan ve sarımsağın enfeksiyona karşı etkili olduğunu hepimiz biliriz. Bunların yanı sıra pırasa, lahana, ıspanak ve biber, özellikle acı biber ile kırmızıbiberin bağışıklık sistemi üzerine daha etkili olduğu söyleniyor. Otlardan dereotu, rezene, tabii ki roka, tere ve maydanoz unutulmamalı. Kahvaltılarda zeytine yer verilmeli ve günboyu her türlü yemekte zeytinyağı kullanılmalı.  Meyvelerden özellikle turunçgiller ve kivi içerdiği C vitamini sebebi ile çok değerli.

Bizlerin geleneksel beslenme şekli zencefil, zerdeçal, karabiber, tarçın, kekik, karanfil ve kişniş ile zenginleştiğinde bağışıklık sistemimiz güçlenir. Bu tür beslenme ve sıvı alımının dengelenmesi ile toksinler atılır. Bu süreçte fazla kalori almamaya dikkat etmek, dengeli bir şekilde protein almak ve aşırı karbonhidrat tüketiminden uzak durmak önemlidir. Probiyotik içerikleri sebebi ile yoğurt, ayran, kefir ve turşuyu da sofralarımızda bulundurabiliriz. Probiyotik alımı ve barsak sağlığının iyileşmesi doğrudan bağışıklık sistemine olumlu etki sağlar.Sadece Corona ve diğer enfeksiyon etkenlerinden korunmak için de değil, bu tecrit günleri bittiğinde hala fit ve dinç olabilmek için de gereklidir beslenmeye önem vermek.

Bunun dışında sizlerin de araştırdığını tahmin ettiğim birçok gıda takviyesi var. Lütfen doktorunuza, eczacınıza danışmadan gıda takviyelerini kullanmayın. Çok zararsız görünse de bazı ilaçlarla etkileşen, bazı hastalıklarda kullanmayan gıda takviyeleri var. Bunların bilinçsiz kullanımı yarardan çok zarar getirebilir. Bazı bitki çaylarının haddinden fazla tüketilmesi de aynı şekilde tehlikelidir. Çok bilinmemekle birlikte hamilelerin adaçayı içmesi düşük ya da erken doğuma yol açtığından önerilmez. Yeşil çayın fazlası tansiyon yükseltir. Çörekotunu erkekler çok dikkatli kullanmalıdır. Aklıma geldikçe, fırsat buldukça size bunlarla ilgili bilgiler de vermek istiyorum.

Zorlu günlerden geçiyoruz ve sizler gibi tüm sağlık personeli de stres altında. Hepimiz bu bulaşıcılığı çok fazla olan hastalıktan korkuyoruz. Ama bizlerin bir korkusu da bu hastalığı evlerimize, sevdiklerimize taşımak. Bu gergin ve huzursuz edici günlerde halkımızın, gençlerimizin, iş sahiplerinin, belediyemizin hastane personeline çok incelikli hediyeleri oluyor. Gece nöbetlerinde dağıtılan meyve, yiyecek, içecek ve kahvaltılıkların yanı sıra gönderilen çiçekler ve o kısa ama çok anlamlı notlar içimizi ısıtıyor, yüzümüzü güldürüyor. Hepinize tüm arkadaşlarım adına teşekkür ederim.

Sağlıklı ve mutlu günlerde görüşmek üzere…