10 Nisan Cuma günü eşim Dr. Mustafa SEÇEN’in Nüfus Cüzdanında yazan doğum günü ve canım oğlum Buğra Sarper SEÇEN’le yurt dışından döndükten sonra hasta olmadığı halde  14 günlük karantinayı Uşakta yurtta kalarak tamamladıktan sonra kavuşma günümüz olarak bizim için oldukça anlamlı ve önemli bir gündü. Ayrıca kızım Dr. Büşra Seçil SEÇEN’in İstanbul Sultan Abdül Hamid Han Araştırma ve Eğitim Hastanesinde İç Hastalıkları Uzmanlığını kazanmış olması ve şartlar ne kadar zor olursa olsun Corana Virüsü ile mücadele döneminde  görevden kaçmayıp ihtisasını yapmayı istemesi de bizim için ayrı bir gurur kaynağı oldu.

 

            Ailemizdeki hekimlerimiz görevleri başında hizmet ederken bizlerde çok zorunlu olmadıktan sonra evden çıkmayarak onlara destek olmaya çalıştık. Oğlum Coronanın Türkiye’ye girdiği  ilk günlerde babaannemiz bizde kaldığı için oldukça hassas düşünerek o dönemde yurt dışından gelişler serbestken “ben sağlıklıyım ama hava limanından gelip geçerken ne olur ne olmaz babaannemi de düşünerek daha dikkatli hareket etmeliyim” dedi ve gelmedi. Ancak en son zorunlu olarak Türkiye’ye gelmeleri gerekti. Oradan gelen öğrencileri 14 gün Uşakta oldukça karantina şartlarına uygun bir şekilde hasta olmadıkları halde ayrı ayrı odalarda tutarak izole ettiler. Oğlumda zaten gönüllü olarak bilinçli her vatandaşın yapması gerektiği gibi 14 gün kuralına uydu. Evde de hepimiz sosyal mesafe kuralına uygun bir şekilde hareket etmeye devam ediyoruz. Evde kalmayı bir işkence olarak görmeyip sadece kendimizin değil tüm toplumun, ülkemizin, insanlığın virüsten kurtulabilmesi için bir vatandaşlık  görevi olduğunu bilmeliyiz. Bu nedenle en sevdiklerimizin doğum günlerini eskisi gibi yakın mesafede bir araya gelip, sarılıp el sıkışıp kutlayamadıksa da öncelikli görevimizi yerine getirmiş olmanın huzuru içerisindeydik. Çünkü sadece kendimizi değil tüm toplumu da düşünmek zorundayız.

 

Corona virüsü tedbirleri kapsamında İstanbul, İzmir ve Ankara'nın da aralarında bulunduğu 30 büyükşehir ile Zonguldak'ta 10 Nisan saat 24.00'dan 12 Nisan saat 24.00 saatleri arasında sokağa çıkma yasağı ilan edildi.

 

Bu yasaktan istisna kapsamında olan vatandaşlar-meslekler ise; Bu genelgenin (2) numaralı başlığında yer alan “Açık Olacak İşyeri, İşletme ve Kurumlarda” yönetici, görevli veya çalışanları, TBMM çalışanları, Kamu düzeni ve güvenliğinin sağlanmasında görevli olanlar,Acil çağrı merkezler çalışanları, Birinci derece yakınlarının cenaze defin işlemlerini gerçekleştirecek ve katılacak olanlar,  Elektrik, su, doğalgaz, telekomünikasyon vb. kesintiye uğramaması gereken tedarik sistemlerinin sürdürülmesi ve arızalarının giderilmesinde görevli olanlar, Ürün ve/veya malzemelerin naklinde lojistiğinde yurt içi ve dışı taşımacılık kapsamında görevli olanlar, Gazete, radyo ve televizyon kuruluşlarında görevli olanlar,

Yaşlı bakımevi, huzurevi, rehabilitasyon merkezleri, çocuk evleri vb. sosyal koruma/bakım merkezleri çalışanları,  PTT, kargo ve su dağıtım şirketi çalışanları, Demirçelik ve cam sektörü vb. sektörlerde faaliyet yürüten işyerlerinin, fırın, soğuk hava depoları gibi çalışması zorunlu bulunan, Bozulma riski bulunan tarım ve hayvancılık ürünlerinin hasatında çalışacaklar, Fırınlarda üretilen ekmeğin dağıtımında görevli olan araçlar ve çalışanlar,

Kızılay koordinesinde kan ve plazma bağışı için randevusu olanlar,

 

Ayrıca Ekmek üretiminin yapıldığı fırın veya unlu mamül ruhsatlı işyerleri, tüm sağlık ürünleri ve tıbbi malzemelerin (tıbbi maske dahil) üretiminin yapıldığı iş yerleri, kamu ve özel sağlık kurum ve kuruluşları, eczaneler, zorunlu kamu hizmetlerinin sürdürülmesi için gerekli kamu kurum ve kuruluşları (huzurevi, yaşlı bakım evi, rehabilitasyon merkezleri, acil çağrı merkezleri) açık kalacak.

 

Ancak 31 ilde akşam saat:22:00 sularında sokağa çıkma yasağının saat:24:00 da başlayacağının ilanı ile insanların Corona Virüsü hiçe sayarak insanların adeta ölüme davetiye çıkarırcasına bir kısmının maske bile takmadan sosyal mesafeleri gözetmeden izdiham çıkarıp kavga bile ederek kıtlıktan çıkmışçasına sorumsuzca hareket  etmeleri bizleri çok üzdü. Unutmayalım ki Çanakkale Destanını yazanlar midelerini düşünmediler. Hz. Muhammed (S.A.V.) Efendimiz bile gerektiğinde açlıktan midesine taş sardı. Bizler pek çok ülkeye göre şanslı olup tarım ve hayvancılığın yapılabildiği ülke olarak gerektiğinde yeterli yiyecek-içecek sağlayabilecek durumda olmamıza rağmen iki gün bile sabredemeyip kendi sağlığımızla birlikte toplum sağlığını da ateşe atmış olduk. Bu yapılan gecesini gündüzüne katıp Corona Virüsle mücadele eden, gerektiğinde kendi aileleri ile bile görüşemeyen, hatta can kurtarabilmek için kendi canlarını düşünmeden fedakarca çalışan başta hekimlerimiz olmak üzere tüm sağlık çalışanlarına ve bu dönemde toplumun huzuru, refahı ve yaşamın devamı için mücadele verenlere de büyük haksızlıktır.   Çözüm üretmek için çalışanların, mücadele edenlerin emeğine saygısızlıktır. Bu bağlamda Polislerimiz ve tüm emniyet ile ilgili görev ifa edenleri de anarak şükranlarımı sunuyor Polis Teşkilatının 10 Nisanda 175. Kuruluş Yıl Dönümü dolayısıyla kutlamak istiyorum.

 

Polis kelimesi ıstılah! Olarak, kuruluşu bulunduğu yerde kamu düzen ve güvenliğini koruyan, yasaların adil ve eşit bir şekilde uygulanmasını sağlayan teşkilat, kolluk, zabıta, şehirde güvenliği sağlamakla yükümlü kişiler anlamında kullanılmıştır. Polis kelimesinin yerine emniyet deyiminin kullanıldığı da olur.

 

Polis görevi itibariyle; asayişi, amme, şahıs tasarruf emniyetini ve mesken masuniyetini koruyan, halkın ırz can ve malını muhafaza ve ammenin istirahatını temin eden, yardım isteyenlere, yardıma muhtaç olan çocuk, alil ve acizlere muavenet eden, kanun ve nizamnamelerin kendisine verdiği vazifeleri yapan silahlı icra ve inzibat kuvvetidir.Genel olarak polis, bir ülkenin sükûn, güvenlik ve düzenini sağlamak ve korumakla görevlidir. Polis tarihi Türk tarihi ile başlamıştır. Tarih boyunca çeşitli devlet kurmuş olan Türkler kamu düzeni ve güvenliğini ulusal savunma ile birlikte yürütmüşlerdir.Türk Polis Teşkilatı modern anlamda 10 Nisan 1845 tarihinde İstanbul'da kuruldu. Kurulduğu 10 Nisan 1845 tarihinden bugüne kadar huzur ve düzenin sağlanması için görevini sürdüren Polis Teşkilatı 10 Nisan'da kurulduğu için 10 Nisan'ı her yıl Polis Günü olarak kutlar içerisinde bulunduğu hafta ise Polis Haftası olarak anılır. İfa etmiş olduğum Avukatlık Mesleği dolayısıyla zaman zaman birlikte çalıştığımız polislerimiz, Emniyet mensuplarımız bizler için kıymetli insanlardır. Fakat her şeyi Polislerden de beklememek gerekir. Herkes kendi kendisinin polisi olmayı başarabilirse dünyada bütün sorunlar çözülür.

 

Geçtiğimiz hafta içerisinde 7 Nisanda Dünya Sağlık Günü’ydü. Bu günüde anmadan geçemeyeceğim.

 

1945 yılında ABD'nin San Francisco kentinde toplanan Birleşmiş Milletler Konferansı, bu dönemde bütün halkların sağlığının, dünyada barış ve güvenliğin sağlanması açısından temel önem arz ettiğini kabul ederek Çin ve Brezilya'lı delegelerin bir "Uluslararası Sağlık Örgütü" kurulması amacıyla toplantı düzenlenmesi oybirliğiyle kabul edilmiştir.

 

19-22 Temmuz 1946 tarihlerinde New York'da düzenlenen Uluslararası Sağlık Konferansı'nda BM'e üye 51 ülkenin temsilcisi ile Gıda ve Tarım Örgütü (FAO), Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO), Birleşmiş Milletler Eğitim Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO), OIHP (Merkezi Paris'te bulunan Uluslararası Halk Sağlığı Bürosu), PAHO, Kızılhaç, Dünya İşçi Sendikaları Federasyonu ve Rockefeller Vakfı temsilcileri Dünya Sağlık Örgütü anayasasını oluşturmuşlardır.

 

DSÖ Anayasası 22 Temmuz 1946 tarihinde 61 ülkenin temsilcisi tarafından imzalanmıştır. DSÖ Anayasası en az 26 üye ülke tarafından resmen kabulu ile yürürlüğe girecektir. Bu süre içerisinde DSÖ işlevlerini yerine getirecek bir Ara Komisyon seçilmiştir. Bu Ara Komisyon iki yıl süreyle DSÖ'nün görevlerini yürütmüştür.Yugoslav Prof. Dr. Andrija Stampar başkanlığındaki Ara Komisyon tüm çalışmalarını tamamlamış ve 26 üye ülkenin onayı 7 Nisan 1948'de gerçekleşmiştir.

 

DSÖ Anayasası'nın yürürlüğe girdiği 7 Nisan her yıl “Dünya Sağlık Günü” olarak kutlanmaya başlanmıştır. Kanuni Sultan Süleyman’ın hasta yatağında söylediği söz olarak bilinen Halk içinde mu’teber bir nesne yok devlet gibi, Olmaya devlet cihânda bir nefes sihhat gibi” diyerek hayatta hiçbir şeyin insan sağlığından daha önemli olmadığını hatırlatarak tüm hekimlerimizin ve sağlık çalışanlarının kıymetini bilinmesini diliyorum. Bu sorumluluk içerisinde hekimlere, sağlık çalışanlarına karşı şiddet uygulayanların, her türlü suç işleyenlerin hak ettikleri cezaları almalarını temenni ediyorum. Bir can kurtarırsanız kahraman olursunuz, binlerce can kurtarırsanız doktor olursunuz diye boşuna söylenmemiştir. Hem kendimizi hem toplumu seviyor, hem de sağlığımız için çalışanların emeklerine hiçe saymak istemiyorsak şu dönemde evde kalarak en önemli görevimizi yerine getirelim. Corona Virüsten hep birlikte kurtulalım. Sokağa çıkma yasağı getirilirken de  kimsenin mağdur olmaması için gerekli düzenlemeler yapılmaya çalışılmıştır. Lütfen kimse gereksiz sokağa çıkmasın. Bunca emek heba olmasın. Evde kalarak kahraman olma imkanını iyi kullanalım diyorum. Her kese ailesi ve tüm sevdikleri ile birlikte sonsuz mutluluklar diliyorum. Mutlulukların yarım kalmaması için tüm toplumu ve insanlığı düşünerek bilinçli hareket edilmesini diliyorum.