“bugün Çarşamba”

Soğuk havanın gittikçe kendini hissettirmeye başladığı 5 Aralık Çarşamba’sına yazılıyor bu ilk satırlar…

Merhabama, sağlığınız temennilerimi ekliyorum…

Meteoroloji bu gün Afyon’da hafif yağmur görülebilir diyor, sokağa çıkarken, işe, okula, çarşıya pazara giderken dikkatli olun. Sıkı giyinin mutlaka! Bu soğuk havada bir de yağmurda ıslanayım demeyin!

“Çok söz hamal yüküdür”

Konu sağmaya, sevgili zihinlerinizi yormaya niyetlenmeyeyim aslında! Gündüz geceyi takip ediyor, bir dönencedir gidiyor diyerek,  sisteme dair laf ta etmeyip mesela şuracıkta Yunus Emre’nin dediği gibi “Çok söz hamal yüküdür” sözünden vaziyet çıkarıp kelamı keseyim…

Kalem elde ise kelamı kesmek niye?

Belki daha ziyade, okumayı bırakmış sosyal medya takipçisi bir toplumda yaşarıyoruz ya ondandır! Biz bize yaşar olduğumuz şu koca dünyada ne gerek var değil mi yaşadığımız toplumsal konuları sorgulamaya?

Yaz Sibel! Mesela Çarşamba…

İlkokula başladığım gün Çarşamba… Ortaokula başladığım gün Çarşamba… Üniversitenin ilk dersine bile Çarşamba günü gittim. Çarşamba gününün yaşamımdaki yerine dair anlatabileceğim pek çok ilginç anılarım da var aslında. “Afyon Postası’na hangi gün köşe yazısı yazmak istersiniz” sorusuna verdiğim yanıt; “siz belirleyin” gelen sonuç Çar şam ba…

Bundan sonra her Çarşamba buradayım kısaca…

Gelelim tüm Türk Kadınları için çok önemli olan bu çarşambaya…

5 ARALIK ÇARŞAMBA

Afet İnan öylesine değerli ki... Kızı Arı İnan'ın yazdığı, Afet İnan kitabını okumanızı tavsiye ederim. Bizim Türk Kadınlarının kolaycılığına neden olan imkâna tüm Dünya'da nasıl ön sıralarda ulaştığımızın delilidir bu kitapta yazılanlar… Afet İnan,  tarih dersinde temsili bir seçim yaptırır öğrencilerine. Bir kız öğrenci seçimi kazanır. Erkek öğrencilerinden biri burada, bu sınıfta olabilir ancak gerçek yaşamda böyle bir hakkı yoktur kadınların der!  Ne seçme hakkı ne de seçilme hakkına sahip değilsiniz der! Afet Hanım bu sözlerden büyük rahatsızlık duyar. Ata'ya arz eder. Büyük Atamız Afet Hanım'a görev verir. Meclise hitap edeceksin. Afet Hanım çalışmasını yapar. Konuşmasını hazırlar. Atamıza okur. Hitabetini düzeltirler. Meclise hitapta nasıl bir giysi giyeceğini Atamız belirler. Ve Türk Kadını SEÇME VE SEÇİLME hakkına sahip olur...

Türk Kadınının birey olma yollarını sonuna kadar açan 5 Aralık 1934'te seçme ve seçilme hakkımıza kavuşmamızı sağlayan büyük önderim, başöğretmenim Gazi Mustafa Kemal Atatürk'e minnettarım.  Bu arada mutlaka, Afet İnan’ın Medeni Bilgiler kitabına ulaşmanızı ve okumanızı da can-ı gönülden isterim ATADAŞLARIM...

İşte bu nedenle, BİRDEN TÜME… ÇAĞRIM HEPİMİZE…

BİREYİZ, BİREYSİNİZ, BİREYLER…

Birey kendi güç ve kuvvetinden vazgeçtiğinde cinsiyet olarak algılanmıştır!!!

 

Artık doğrusunu yapalım. Niçin yanlış olduğunu anlatmak çok uzun zaman aldı. İnsanın kendine inanması, bir şeye söz verme yeteneğinin koşuludur.

İçinde bu inancı bulduğu en ilkel biçim annenin yeni doğmuş bebeğine, onun yaşayacağına, büyüyeceğine ve konuşacağına duyduğu inançtır.

İşte bu bebek yaşamındaki önemli kişilerin eşitlik, doğruluk ve sevgi ilkeleri tarafından yönetilen bir toplumsal düzen kurma gücünde olabilecekleri düşününe dayanır.

Birey kendi güç ve kuvvetinden vazgeçtiğinde cinsiyet olarak algılanmıştır.

Sokrates der ki, kötülüğün kaynağı, insanın doğal yapısı olmayıp, bilgisizliğidir.

Asıl engel nedir? Kendi önemsizliğine inanan, bunu bir şekilde kabul etmiş olmaktır!

İnsanlık onuru, insanın gücü, insanın doğal iyiliği ve kendine saygıyı kabul etmesi bütünün büyük ve önde olan unsurları olmalı iken... İnsanlık tarihinde yanılmış ve yanıltmış bir algı düzenine yerleştirmiştir kadını...

Kendine gösterdiğin saygı yüceltecektir seni... O saygı ki, çatışmadan, işbirliği ile kimse yaralanmadan var olabilmenin esası ve duruşunu inandığı gayeye doğru eğilmez ve bükülmez kılar. Barış oradan gelir. Sükûnet oradan. Paylaşmak oradan. Aşk oradan. Sabır oradan. Değer oradan. Hoşgörü oradan gelir...

Buradaki işimizi hep birlikte tutup yüceltmemiz gerekiyor değerli ATADAŞLARIM.  Vazgeçmediği ve bunu yaşamındaki önemli kişilerin kabul ettiği ana kadar. Bu utanç daha fazla mayalanmasın... Bizler kendi güç ve kuvvetimizden vazgeçmeyelim, insanlık tarihini daha fazla utandırmayalım.

Dünyanın neresinde olursa olsun, şekli farklı ancak yaşananlar daha doğulur doğulmaz cinsiyetle biçimlendirilip, giydirilmesin hiçbirimize!

Yeterince ve kesin çizgilerle reddetme haklarımızı iyi öğrenelim. Pozitif ayrımcılığın güçlenmesine katışalım.

 

Kendi güç ve kuvvetimizden hiçbir zaman vazgeçmeyelim. Dünyaya getirdiğiniz bebeğinize seni yaşatacağım sözünü verdiğiniz gibi verin sözünüzü kendinize. Söz verin kendinize.

Günlük yaşamınızda bu ideale bağlı kalacağınıza söz verin. Göreceksiniz ki işinizde, evinizde ve semtinizde daha tüm toplumda bütün iletişimlerde çok daha iyi sonuçlara gideceğiz...

Vazgeçme. Yaşamındaki önemli kişilerin seni “BİREY” olarak kabul ettiği ana kadar.