Kişinin insanlar arası ilişkilerde yaşanan ego çatışmaları, uyum ve davranış sorunlarının kaynağını oluşturur. Ego; ben, benlik, kendilik demektir. Ego insanın hem özne boyutunu tanımlayan irade, bilinç ve vicdanı hem de onun nesne boyutunu tanımlayan, dürtülerini, iç isteklerini, tutkularını, içsel enerji kaynaklarını içine alan çok boyutlu bir yapıdır.

Ego, hem özel hem de toplumsal yaşamında bireyin kendini tanımlayıp ve koruyabileceği içsel olarak işleyen bir referans noktası oluşturur. İnsan benliğinin bir bileşeni olan ego psiko-sosyol, kültürel etkilerle şekillenen benlik katmanıdır. Narsizm veya özseverlik, kişinin kendisine tapması, kabaca tabirle kişinin kendisine âşık olması olarak tanımlanan bir terimdir. Birey kendisi dışında hiçbir varlığa güvenmemesi, kendisini hayatın merkezine alarak karşısındaki bireyleri ötekileştirmesiyle insanların sadece sağladıkları faydalar için önemli olduğunu düşünür. Şüphecilik, kuşkuculuk ve güvensizlik duygusu içerisinde tehdit ve saldırgan yaklaşımlarda bulunursa insanın hak ve değerlerini tehdit eder. Hayatın merkezine kendini koyan narsist kişiyi, Prof. Dr. Erol Göka “başkalarının onayı olmadan hayatını idame ettirebilmesi mümkün değildir. İçleri adeta boş bir vakum gibidir; iç-dünyalarına dönük bir bakışları, kendileri hakkında eleştirel bir kavrayışları yoktur. Psikolojileri, ideallerini belirleyebildikleri bir ilkeler bütününü oluşturmaktan yoksundur.

Bu nedenle sağlam, kendine özgü bir karaktere, kimliğe sahip olmak yerine güzellik, ün, alkış, zenginlik, itibar gibi dışarıdan görülebilir nitelikler peşindedirler.

Görünüş gerçekliğin, imaj özün yerini almıştır.” diye tanımlar.

Narsist kişiler, toplumsal hayat içerisinde sürekli çatışmacı ve reaksiyoner özelliklileriyle ilişkilerde sorun kaynağı oluşturur.

Narsistik kişi özellikleri

Kendisinin çok önemli olduğunu düşünür.

Limitsiz başarı, güç, zekâ, güzellik veya kusursuz sevgi kuramları üzerine kafa yorar.

Çok özel ve eşi bulunmaz biri olduğuna ve ancak başka özel veya toplumsal durumu üstün kişilerin anlayabileceğine ya da ancak onlarla arkadaşlık edebileceğine inanır.

Çok beğenilmek ister.

Hak kazandığı duygusu vardır.

Kişiler arası ilişkileri kendi çıkarı doğrultusunda kullanır, hedeflerine ulaşmak için başkalarının zayıf taraflarını kullanmak kaçınmaz.

Empati yapamaz.

Çoğu zaman başkalarını kıskanır ya da başkalarının kendisini kıskandığını düşünür.

Küstah, kendini beğenmiş, tutum ve davranışları sergiler.

Ego eğer kişilik, iletişim, uyum ve davranış sorunlarına yol açarsa ruhsal hastalıklara neden olabilir. Bu durum ’da bireyin algılama, muhakeme etme becerisinde sorunlara yol açabilir. Egolarımız bizi diğer kişilerden farklı kılan ve yaşamı anlamlı kılan özelliklerimizdir. Toplumsal hayat içerisinde yerimiz ve önemimizi benliklerimizle belirleyebiliriz.

Önemli olan egolarımızı dengeleyebilme becerimizdir. Egoyu baskıya dönüştürmeden karşımızdaki kişiyi ötekileştirmeden, anlama çabası içinde farklılıklara saygı çerçevesinde hayatı yaşanır kılabiliriz.

Kişi, kendine dokunur, yüzleşir ve keşfetme yolculuğuna çıkar. Böylece yeni bir anlayış, iç görü geliştirir. İlişkilerine kişilik özelliklerinin farkında açık, net, anlaşılabilir tutumlarla yön verir. Andre Maurois’in “Büyük adam, büyük olduğunu; fakat büyüklüğün küçük olduğunu bilir.” sözüyle yazımızı bitirelim.