“İyi bir yemek için gümüş takımlara ihtiyacımız yoktur” -Paul Prudhomme

Sevgili dostlar, yaklaşık 2 haftalık bir aradan sonra tekrar birlikteyiz. İnanın yazmak kadar yazma motivasyonunu da yitirmemek gerekir. Bu noktada “hocam bu hafta yazmadınız” tarzında soruların gelmesiyle birlikte, hiç tanımadığımız insanlara yazılarımızla dokunduğumuzu hissettim. Her halde bir yazarı en çok mutlu eden de budur. Bu hafta son günlerin popüler konusu Bitcoin ve dijital paralara odaklanalım istedim.

Bitcoin nedir ? isterseniz konuya bu açıdan bakalım. Bitcoin, kısaca sanal bir paradır. İlk olarak 2008 yılında Satoshi Nakatamo isimli gerçek olmayan bir isim üzerinden yazılan “Bitcoin: A Peer-to-Peer Electronic Cash System” bir makaleyle hayatımıza girdi. Türkçesinin ne olması gerektiği konusunda tam bir birliktelik yok ancak “Karşılıklı ya da Uçtan Uca Elektronik Para Sistemi” olarak çevirebiliriz. Burada karşılıklı ifadesini kullanmamın nedeni, tarafların her hangi bir aracıya gerek duymadan işlemi gerçekleştirmesinin, şeffaf ve güvenilirliğe dayalı olmasındandır. Bunun yanında sistem, elektronik bir ağ ile karşılıklı değişimi sağlamaktadır. Bu sanal para sisteminin hayatımıza girmesi, 2008 krizinin sonrasına gelmektedir ki, bunun hiç tesadüf olmadığını belirtelim. 

Bitcoin’e geçmeden gelin hep beraber dünyanın para sisteminin dönüşümü anlamaya çalışalım. Bilindiği üzere dünyamız uzun yıllar altına dayalı bir kur sistemi ile yönetilmiştir. 1945, ikinci dünya savaşı sonrası ise dünya para sistemi Bretton Woods sistemi olarak adlandırılan ve ABD’nin dünyanın egemen gücü haline gelmesini sağlayan bir sisteme evrilmişti. Bu sistem de anahtar oyuncular IMF, Dünya Bankası ve GATT’dır. Bu kuruluşların kontrolü ise ABD’deydi. Bu sistemle birlikte dünyada “dolarizasyon” olarak ifade edebileceğimiz bir dönüşüm yaşandı ve Amerikan doları, dünyanın en güçlü para birimi haline geldi. Bunun temel nedeni, 1945’de 1 Ons = 35 $ ‘dan, sabit bir kur anlayışıyla, dolar altına, tüm dünya para birimleri de dolara bağlanmıştı. 1971 yılına kadar kesintisiz uygulanan para sistemi, ABD’yi ve para birimini güçlendirmiştir. 1971 sonrası ise dönemin ABD Başkanı Nixon’un bu sistemi dağıtmasıyla birlikte, tüm dünya dalgalı kur sistemiyle tanışmış ve bu süreçte enflasyon, faiz ve para birimleri arası değer arayışları hızlanmıştır. 1980 sonrası dönemde dünyamız yeni bir dönüşüme başlamıştır. Biz ise bu dönüşümleri hep darbeler ile pekiştirmişizdir. Dolayısıyla ben de hep “Dünya nereye biz nereye” demişimdir. 1990 sonrası ise küreselleşmenin hız kazandığı dönemlerdir. 1990-2000 yılları arası neredeyse kriz yaşamayan ülke yoktur. Biz bile bu 10 yıllık sürece 1994 ve 1999-2000 krizlerini sığdırdık. 2000 sonrası, tüm dünyada paranın bollaşması, kredi mekanizmasının işleyişi, hem konut hem de hizmet sektörü üzerinde önemli değişimler yaşatmıştır. Aslında bu süreçlerde anlatılacak ve efsaneleştirilecek o kadar çok şey vardır ki, onları yazsak konuyu kaybederiz düşüncesiyle, kısa kesmek zorunda kalıyorum. Ancak ilerleyen haftalarda bu konulara da eğilebiliriz. Son yaşadığımız 2008 finansal krizi ise konut sektörünün başını çektiği ve yanlış menkul kıymetleştirme uygulamalarıyla yaşanmıştı. 2008 krizi sonrası ortaya çıkan Bitcoin uygulamaları ise, bu yanlışın acaba bilerek mi yapıldığı konusunda kuşkular uyandırmaktadır. 

Bitcoin, günümüzde bir sanal para birimini ifade eder ve en küçük birimine de “Satoshi” denir. Bitcoinler sanal bir paradır. Bankadaki paralarımız, elektronik bir sistem üzerinden kullanıldığından dijital para olarak ifade edilirler ve itibari olarak kağıt para karşılıkları da vardır. Ancak sanal para olarak ifade ettiğimiz Bitcoin, şifreli olarak işlem gördüğünden kripto kur olarak açıklanır. Bitcoin teknolojisi, değer saklama ve kazanma unsurlarına uygun olup, günümüzde altın ve diğer kıymetli metallerle kıyaslanmaktadır. Buradaki temel sıkıntı oynaklık katsayısı ile ilgilidir. Çünkü Bitcoin, Altının ay içi oynaklık değerinin tahminen 10 katı daha yüksek bir oynaklığa sahiptir ve bu durum küçük yatırımcıların ürkmesine neden olmaktadır. Dolayısıyla Bitcoin’i uzun vadeli bir yatırım aracı olarak düşünmek daha sağlıklı olanıdır. Sanal parayı gerçek paradan ayıran en önemli unsur ise, gerçek paranın tüm özelliklerini taşımamasına rağmen, para gibi belli platformlarda kullanılabilmesidir.

BITCOIN Güvenli midir?

Bitcoin işlemleri, merkezi bir noktadan oluşturulamazlar, çıkaran kuruluş da yoktur. Örneğin günümüzde siz bir banka üzerinden para gönderdiğinizde, bankanın operasyon ağı, sistemi kontrol eder ve işlemi gerçekleştirir. Merkezi sistem hacklendiğinde ise sistem çöker. Ancak Bitcoinler de böyle bir durum yaşanamaz, çünkü sistem birbirine entegre ve aracısız blockzincir’e dayalıdır. Sistem içerisinde üretilecek Bitcoin sayısı da bellidir ve artırılamaz. Örneğin 21 milyon adet Bitcoin çıkarılması, en başta sistem kurgulanırken öngörülmüştür ve 2140 yılına kadar ulaşılacak maksimum sayıdır. Reel paraları çıkaran ülke merkez bankaları, istediklerinde para basarak sisteme para enjekte edebilirler, Bitcoin de ise böyle bir durum yoktur ve olamaz. Bitcoin’in hızla değer kazanma nedeni de bundan dolayıdır. Çünkü sistem maksimum 21 milyon adetle sınırlı olduğundan ve ilave Bitcoin çıkarılamayacağından, artan talep yapısına bağlı olarak Bitcoin değeri artacaktır. Hatta aşırı artışlar da gösterebilecektir. Şu an 18 milyonu aşan bir değer sahip olduğunu da belirtirken, hiçbir devletin bu sistem üzerinde kontrol yetkisi ve de etkisi olmadığını da açıklayalım. Dolayısıyla devletlerin uygulamış olduğu ya da uygulayacağı politikalardan da bu sistem etkilenmeyecektir. Sistemin güvenirliği matematiksel olarak ispatlanmıştır ve dijital imza ile işlemler gerçekleştirilir ve kötü niyetli kişilerin müdahalesine sistemsel olarak izin verilmez. Tüm bu açıklamalarımız yanında dünyada bazı ülkeler, Bitcoin uygulamasının yasal alt yapısından bahsederek vergilendirilmesi gerektiğini belirtiyorlar. Türkiye’de de BDDK, Bitcoin işlemlerinde devlet güvencesi olmadığını açıklamıştır.  

Bitcoin, Popülist Politikalar Nedeniyle mi Çıktı?

Evet, Bitcoin uygulaması, devletlerin para sistemine ve merkezi otoriteye karşı çıkan bir araçtır. Çünkü daha öncede anlattığımız gibi 2008 finansal krizi, kur savaşlarına neden oldu. Ülkeler daha önceki krizleri tekrar yaşamamak adına, kriz dönemlerinde aşırı para bastılar, bazı özel bankaları devletleştirdiler ve faizleri düşürdüler. Bu durum enflasyon, paraların değer kayıpları ve vergi artışlarıyla toplumları etkiledi. Dolayısıyla 2008 finansal krizi sonrası, Bitcoin uygulaması sisteme bir başkaldırıştır diyebiliriz. Bitcoin’e yönelik talepler ve kabullerin artması, alternatif sanal paralara da zemin hazırlamıştır. Bugün sanal paralar içinde Bitcoin’in oranı yaklaşık % 62’dir. Bu orana en yakın Ethereum olup % 14’lük paya sahiptir. Bunların yanında Tether (%2,24), Ripple (%1,72), Lite Coin (%0,95) ve Bitcoin Cash (%0,89) gibi daha birçok sanal parayı gelecekte görmeye devam edeceğiz …    

BITCOIN Fiyatı, Nereden Nereye …

2009’da işleme başlayan Bitcoin uygulamasıyla, Şubat 2011’de 1 Bitcoin 1 $’a eşit hale gelmişti. Aynı yıl içinde değer 32 $’a kadar da yükselmişti. 2013’te Bitcoin’in değeri 100 $’ı aşarken, ilk Bitcoin ATM’si ABD’de işlem görmeye başladı. 2017’de Bitcoin değeri 20.000 $’a ulaştı. 2021’de 12 yaşına giren Bitcoin ise 50.000 $’a dayanmış durumdadır. Günümüz dünyası finans dünyası olarak ifade ediliyor. Hayat ise Kovid-19’un etkisiyle anlamsızlaşırken, para ve değer kavramları yenidünya düzeninde kendisine yer aramaya devam ediyor. Bakalım sanal paralar nasıl ve neye göre oluşacak ve çeşitlenecek, hep beraber görmeye devam edeceğiz …