kış mevsimi ve masallar…  gerçekler ve düşler misali… yaşamın uçlarında… 

Kış, yazın hazırlık yapılan mevsim. Yaz bir nevi kışa hazırlık Anadolu’da. Masaldaki karınca misali. Ağustos böceği olmak zor buralarda.

Karlar yağınca düşler de akıyor içimizden. Karlar, düşlerin masalı. Beyaza bürünen doğanın, sadeliğin, içtenliğin, aşkın imgelemi. 

Bir tarafta kışın gerçekliği, diğer tarafta karların düşleri, çocukluğu, sevinci, neşesi. Gerçeklerimiz ve düşlerimiz. Yaşamın içinde oradan oraya savrulan insan hallerimiz.

Gerçekler (kış) üşütüyor, düşlerse (karlar) ısıtıyor. Kar yağarken hava yumuşar, bırakır kendini düşlere, gökyüzünden süzülür gelir. 

Kara şekil vermenin heyecanı, kar topu oynamanın güzelliği. Masallar, en çok kışın yağan karlara yakışıyor. Düşlerin yolculuğuna. Güzel uykuların ve rüyaların mevsimine. 

Karşılaşmaların değil, buluşmaların, uzun muhabbetlerin mevsimi kış. Sıcak olanı, sarılmayı, sadeliği, içtenliği aramanın mevsimi. Kar yağarken uzun masalların, 1001 gece masallarının, Şehrazat’ın mevsimi…

Karlar örter her şeyi, düşlerimize dönelim diye, çocukluğumuza…

Ahmet Uluçay, “Küller ve Kemikler”: Yaşamın kendisi büyük öykücü, masalcı aslında. Onun hayal gücü çok renkli…

Karlar masal söyler, düşlerin müziğini…