Günümüz sahte dostlukları ile ant kardeşliği kan kardeşliği karşılaştırıldığında neler yitirmeye başlıyoruz kendimizden samimiyetimizden bir kez daha yüzümüze vuruyor .

ANT , Ömer Seyfettin in anlamlı öykülerinden biri.Özetini paylaşmak isterim sizinle biraz iç çekerek biraz üzülerek biraz gıpta ederek ...

Hikayenin kahramanı olan anlatıcı devam eder öyküsünde özetle ;

Okuldaki hocalarıyla ilgili bilgi verdikten sonra okulda başından geçen bir hatırayı anlatır. Büyük Hoca bir gün yalan söylediğini düşünerek sertçe kahramanın kulağını çekmiştir. Oysa o doğruyu söylemiştir. Olay şöyle gelişir:

Bahçedeki fıçının musluğu koparılır. Kahramanımız onu koparan hasta ve zayıf çocuğu görüp hocasına haber verir. Çocuk ceza olarak falakaya yatırılacağı esnada başka bir çocuk onun suçu olmadığını koparanın kendisi olduğunu söyler ve falakaya o yatar. Öğretmen de arkadaşına iftira attığını düşünerek anlatıcının kulağını çeker, kahramanımız  ağlar. Akşam okul dağılırken kahraman anlatıcı , dayağı yiyen çocuğa çıkışır ve niçin yalan attığını sorar. Çocuk da kimseye söylememesi kaydıyla asıl suçlu olan çocukla kan kardeşi olarak ant içtiklerini, o çok hasta olduğu için de dayağı onun yerine yediğini anlatır.  Anlatıcı ant içmenin ne olduğunu sorar ve o da birbirlerinin kanını içerek ant içtiklerini ve ölünceye kadar birbirlerinin yardımına koşmaya söz verdiklerini anlatır. Okuldaki pek çok çocuk ant içmiştir. Kahraman anlatıcı, kendini yalnız hisseder ve kendisinin de bir kan kardeşi olmasını çok ister. Bu fikrini annesine açar ama annesi razı gelmez. Ama kafasına koymuştur. Nihayet beklenmeyen bir kaza sonucu kan kardeşini kazanacaktır.Komşularının oğlu Mıstık sevilen güçlü bir çocuktur. Her cuma sabahı büyük bir deste söğüt dalı getirir ve çocuklar bunlarla cirit oynar ve at yapıp yarışırlar. Yine bir cuma sabahı söğüt dallarından en uzun olanını kahraman anlatıcı alır ve çakıyla at yaparken yanlışlıkla parmağını keser. Aklına hemen ant içmek gelir. Mıstığın da bir yerini kesmesini ve kan kardeşi olmasını ister. Mıstık razı olur. Birbirlerinin kanlarını karıştırarak emerler ve ant içerler. Bu olayın üzerinden epeyce zaman geçmiştir. Birgün okuldan birlikte eve dönerlerken iri bir köpeğin hızla üzerlerine doğru koştuğunu görürler. Köpeğin arkasından iri sopalarla koşan adamlar kaçmalarını yoksa köpeğin ısıracağını söylerler,köpek onlara iyice yaklaştığında Mıstık “Arkama saklan” diyerek anlatıcı kahramanımıza bağırır ve öne geçer. Köpek Mıstığa saldırır ve bir müddet boğuşurlar. Arkadan gelen adamlar sopalarla köpeğe vurunca köpek gider ama Mıstığın kollarından ve burnundan kanlar akmaktadır. Ertesi günler Mıstık okula gelmeyince kahraman anlatıcı  öğrenir ki Mıstık kuduz olmuştur. Tedavisi için Bandırmaya götürülür. Oradan da İstanbul’a götüreceklerdir. Ama  bir gün Mıstığın öldüğü haberini alırlar. Kahraman anlatıcı bundan sonra sol eli işaret parmağındaki yara izini her gördüğünde andı için  ölen kahraman kan kardeşini hatırlar. (Alıntı Ömer seyfettin Ant isimli hikaye özeti )

Günümüzde hala var olmaya çalışan gerçek sağlam dostluklara kardeşliklere ithafen.

Sevgi Saygı Adaletle