Türkiye’yi kesintisiz 16 yıldır yöneten bir parti Ak Parti.

 

Neredeyse her iki kişiden birinin oyunu alıyor. Milyonlarca üyesi var. Ve yaşadığımız şehir, Türkiye ortalamasının da üzerinde bu siyasi hareketi destekliyor.

 

Büyük bir sosyal hareket ve topluluk olması nedeniyle, zaman zaman aynı konu hakkında birbiri ile aynı düşünmeyen, farklı sesler çıkartan bir görünüş ortaya koyuyorlar. Bana göre iki farklı Ak Parti var. Birisi Tayyip Erdoğan’ın siyaset aracı olan bir kurum olan Ak Parti, diğeri ise onun siyasallaşmış ve partileşmiş hali olan AKP.

 

Bu farkı, birçok gelişmede rahatlıkla görebilirsiniz. Mesela son yaşanan hadiselerde benim tanıdığım Ak Partililer;

 

BİR: Andımız’ın okunmasından değil rahatsızlık, aksine mutluluk duyuyorlar.

 

İKİ: Rahip Brunson’un elini kolunu sallayarak çekip gitmesini hazmedemiyorlar.

 

ÜÇ: Emeklilikte yaşa takılanları haklı buluyorlar.

 

DÖRT: Suriyelilerin ülkemizde bu kadar uzun süre kalıp, yerleşmesinden rahatsızlar.

 

BEŞ: MHP Lideri Bahçeli’nin bu ülke için önemli bir siyasetçi olduğuna inanıyorlar ve MHP ile aynı yolda yürümekten mutluluk duyuyorlar. MHP’yi Ak Parti’nin yapacağı muhtemel hatalarda bir sigorta gibi koruduğunu düşünüyorlar.

 

ALTI: Parti yöneticilerinin, belediye başkanlarının ve meclis üyelerinin akçeli işlerinden rahatsız olduklarını saklamıyorlar.

 

YEDİ: Hemen hemen tamamı sadece ve sadece Recep Tayyip Erdoğan bu partinin başında olduğu için oy verdiklerini, eğer o olmazsa kapısından bile girmeyeceklerini söyleyip kendilerini “Reisçi” olarak niteliyorlar.

 

- - -

 

Diğer taraftan bu partiye gönlünü vermiş emek vermiş bir çok AKP’liler ise,

BİR: Andımız konusunda yan bahçeleri Eğitim Bir Sen gibi düşünüyorlar. Gerici, baskıcı, militarist, totaliter zihniyetin ürünü olarak düşündükleri öğrenci andının kaldırılmasına, toplumsal barışın ve uzlaşının sağlanması, demokratik bir Türkiye’nin inşası adına destek veriyorlar.

İKİ: Rahip Brunson’un tahliyesi ile düzelen Türkiye-ABD ilişkilerinin uzun vadede Türkiye ekonomisi ve bölge istikrarı açısından doğru buluyorlar.

ÜÇ: Erken emeklilik konusunda emeklilikte yaşa takılanların emekli olana kadar beklemesini doğru buluyorlar.

DÖRT: Ensar-muhacir düzlemi çerçevesinde Türkiye’ye gelen Suriyelileri kabulleniyorlar. Hatta uzun vadede Osmanlı gibi birçok milletin bir arada yaşadığı bir büyük devlet olma yönünde bunun bir başlangıç olduğunu düşünüyorlar.

 

BEŞ: MHP ile ittifakı başından beri yanlış buluyorlar. Aynı seçmen tabanına hitap ettikleri için kendi rakiplerini büyütecekleri konusunda endişeliler. Bir çoğu İyi Parti’nin MHP’den fazla oy alacağını ve MHP’nin Mecliste grup kuramayacak hale geleceğini, hatta ittifak yapmasalar barajı aşamayacağını söylüyorlardı. Yerel seçimlerde ise Kürt kökenli seçmenden oy almak için MHP ile kesinlikle yan yana gelinmemesi gerektiğine inanıyorlar.

 

ALTI: Zaman içerisinde yıpranan tartışmalara konu olan parti yöneticilerinin kendileri için çok büyük handikap olmayacağını, seçimlerde her halükarda vatandaşın parti amblemine oy vereceğini düşünerek bu tür eleştirilen yöneticilerine sahip çıkıyorlar. Tabir yerinde ise “sarı öküzü” verdiklerinde sıranın kendilerine geleceğini ve partinin uzun süre ayakta kalamayacağına inanıyorlar.

 

YEDİ: Recep Tayyip Erdoğan’ı çok sevmelerine rağmen, ileride onun yokluğunda da partinin ayakta kalması için asıl olan parti kimliğidir düsturunu kendilerine şiar ediniyorlar.

 

Bugün bana göre siyaset sahnesinde yaşananlar bu iki farklı düşüncenin çatışması.

 

Değişik fikirlerin ve bakış açılarının olması bazen bir siyasi harekete renk getirir, enerji getirir. Bazen de böyle çatışmalar sonuçta siyasi yarılmaya yol açar.

 

Sonuçta bekleyip göreceğiz. Ak Parti mi kazanacak, yoksa AKP mi?

 

Bende merak ediyorum.

 

 

Ertuğrul Sevim

[email protected]