Afyonkarahisar Barosu karıştı… Av. Dilara Yıldız cinayeti sonrasında Türkiye genelinde 79 baronun imzası ile yayımlanan, İstanbul Sözleşmesi vurgusunun yer aldığı bildiride Afyonkarahisar Barosu ismi yer almadı. Baronun 7 yönetim kurulu üyesi durumu Baro Başkanı Turgay Şahin’e sorduklarını, kendilerine “Bildiriye katılmıyorum, katılmadığım fikirlere imza atmam düşünülemez” şeklinde yanıt verildiğini kamuoyuna karşıt bir bildiri yayınlayarak duyurdu. 

Yayımladıkları karşı bildiri ile Baro Başkanı tarafından yok sayıldıklarını duyuran Baro Yönetiminin bildirisi şöyle: 

ÜZÜNTÜ DUYDUK

11.01.2022 tarihinde meslektaşımızın katledilmesinden sonra Türkiye Barolar Birliği Ve 79 Baronun Ortak İmzası ile yayınlanan Bildiriden tüm meslektaşlarımız gibi Yönetim Kurulu üyeleri olarak yayınlandıktan sonra haberdar olduk ve İmza koyan Baroların yanında Baromuzun isminin olmamasından dolayı siz meslektaşlarımız gibi büyük bir üzüntü duyduk. 

HABERİMİZ OLMADI

Bildirinin hazırlanma sürecinden, imzaya açılmasından aşağıda imzası bulunan Yönetim kurulu Üyelerinin hiçbir şekilde haberi olmamıştır. İmza koymama yönündeki irade tamamen Baro Başkanı’nın inisiyatifinde gerçekleşmiştir. 

YÖNETİM TARTIŞILMADI

Bildiri fikri, bildirinin imzaya açılması süreci bizlerle istişare edilmemiş, yönetim kurulunda tartışılmamıştır. Bizler, öğle saatlerinde Barolar Birliği’nin ortak bildiri fikrinden bihaber, açıklama yapılması gerektiği konusunda Yönetim Kurulu’nda görüşme yaparak Afyonkarahisar Barosu olarak kendi açıklamamızı yapmıştık.

BARO BAŞKANI TURGAY ŞAHİN BİZE “KATILMADIĞIM FİKRE İMZA ATMAM” DEDİ

Akşam saatlerinde Barolar Birliğinin açıklamasını ve imza koyan baroları görür görmez, Barolar Birliği ilgili kurulları ve konunun muhatabı Baro Başkanı Av. Turgay Şahin Bey ile irtibata geçilmiş ancak bir buçuk saat sonra kendisinden geri dönüş alınabilmiş ve kendisinin bildiriyi; “Bildiriye katılmıyorum, katılmadığım fikirlere imza atmam düşünülemez, sonuçta benim imzamla yayınlanacak, katılmadığım bir bildiriyi de oylamaya sunmam düşünülemez, bunu karşı oyla da yayınlayamazdık” şeklinde cevabıyla bildiride yanlış bilgilerin olduğunu, siyasi bulduğunu dile getirdi. 

YÖNETİM KURULUNU YOK SAYDI

Yönetim kurulu üyelerini yok sayıp baro olarak imza koymadığını belirtmiştir. Kadın/İnsan hakları gibi konularda da birlik olamayacaksak nerede hangi konuda olacağız? Katledilen kadın cinayetine kurban giden genç meslektaşımız için birliğimizle barolarla ortak hareket edemeyeceksek hangi zaman ortak hareket edeceğiz. Bu konuda temelde herkes aynı fikirde değil mi? Temelde aynı fikirde olunan bir konuda imza vermekten imtina etmenin baromuza ne gibi katkısı olacak? 

BİZ İMZA KOYUYORUZ, ÖZÜR DİLERİZ

Bildirinin altında Afyonkarahisar Baro Başkanı yazmıyor, Afyonkarahisar Barosu yazıyor. Bu durumda Baro Başkanının şahsi siyasi düşüncesi tüm kuruma izafe edilebilir mi? Aşağıda imzası bulunan yönetim kurulu üyeleri olarak bizler; Barolar Birliği ve Baroların ortak bildirisine katılıyor ve imza koyduğumuzu bildiriyoruz. Yayınlanan bildiride Afyonkarahisar Barosunun imzasının bulunmamasından dolayı meslektaşlarımızdan özür diliyoruz. >>Nail Azbay'ın Özel Haberi. 

Peki ya imza atılmayan bildiride neler yazıyordu? İşte o bildiri...

GÖREVE DAVET EDİYORUZ

Meslektaşımız Av. Dilara Yıldız’ın kadın cinayeti sonucu öldürülmesinin derin üzüntüsü ve öfkesi içerisindeyiz. Meslektaşımızın ailesine ve hukuk camiamıza başsağlığı diliyoruz.

Meslektaşımızın kamuya açık bir yerde, polislerin olay yerine intikal etmesine rağmen eski nişanlısı tarafından silahla katledilmesi, ülkemizde kadına yönelik şiddetin ve kadın cinayetlerinin ne kadar rahat işlenir hale geldiğini göstermesi açısından da dehşet vericidir.

Biz hukukçular, ısrarla kadınların yaşam hakkına yönelik sistematik hal alan kadın cinayetlerinin önlenmesi için yasaların eksiksiz uygulanmasını; önleyici, koruyucu tedbirlerin alınmasını, toplumsal cinsiyet eşitsizliğini ortadan kaldıracak politikaların bir an önce hayata geçirilmesini talep ettik. Kadınların yaşam hakkının korunmasının devletin görevi olduğunu vurgulayarak, bu sorumluluğun yerine getirilmesini istedik.

Ancak iktidar kadına yönelik şiddetle samimi ve etkin bir mücadele yerine, tam tersi kadınların yaşam ve özgürlüklerinin güvencesi olan İstanbul Sözleşmesinden imzayı çekerek kadınları daha da korumasız bırakmıştır. Bu nedenle öncelikle iktidarı İstanbul Sözleşmesine tekrar imza vermeye; Danıştay’ı yaşam hakkından yana bir tutum alarak, hukuka aykırı bir şekilde İstanbul Sözleşmesinden imzanın çekilmesine ilişkin işlemin iptali için açılan davaları kabul etme yönünde karar almaya çağırıyoruz.

Kadın kazanımlarının kaybına yol açacak her türlü söylem ve yasal düzenlemelerin kadınların yaşam haklarına saldırı oluşturduğu açıktır. Nitekim İstanbul Sözleşmesinden imzanın çekilmesi, 6284 Sayılı yasanın etkin uygulanmaması, nafakanın tartışılmaya açılması kadının özgür bir birey olduğunu kabul etmeyen zihniyete cesaret verdiği ve bunun sonucunda kadına yönelik şiddet ve cinayetlerin artmasına yol açtığı aşikardır. Bu nedenle bir kez daha Medeni Kanununa ve 6284 sayılı yasaya dokunulmamasının, yasaların etkin bir şekilde uygulanmasının ve toplumsal cinsiyet eşitsizliğini ortadan kaldıracak politikaların acilen oluşturulmasının önemini vurguluyoruz.

Kadının İnsan Hakları için mücadele eden biz Barolar, Avukatlar ve TÜBAKKOM olarak bir kez daha kadınların yanında mücadelemizi sürdüreceğimizi vurguluyor, meslektaşımızı katleden zanlının en ağır cezayı alması için yasal sürecin takipçisi olacağımızı kamuoyuyla paylaşıyoruz.