Nisan ayının başında Afyon’daki özel ders ‘pazarını’ kaleme almıştım. 

Yazım kamuoyunda geniş yer buldu.

Özetle o yazımda, bazı öğretmenlerin okulu pazar, öğrenciyi müşteri olarak gördüğünü, bu öğretmenler okulda bazı bilgileri tam manasıyla vermeyerek öğrencileri özel derse davet ettiğini yazmıştım.

O yazımı okumayanlar buraya tıklayarak okuyabilir. 

Söz konusu yazımdan sonra destek verenlerde oldu eleştirenlerde… 

Bugün bana gelen eleştiriler üzerinden bir yazı kaleme alacağım.

Önce şunu belirteyim bu yazı benim için bir gün sonra gündemimden çıkmıştı. 

Ancak eğitim camiasının haftalarca bu yazıyı konuştuğunu gelen eleştirilerden sonra idrak ettim.

Bu yüzden bugün yazımın büyük bir bölümünü onlardan gelen eleştirilere ve yine sistemdeki çarpıklığa ayırdım. 

Başlayalım…

Bir eleştirenim şöyle diyor: 

“Özel ders alma zorunluluğu yok. Kimse kimseyi zorlamıyor. Yazınızda verdiğiniz örneklerden sonra lise öğretmenleri zan altında kalmış. Ben şunu net bir şekilde söyleyebilirim. Lise düzeyinde öğretmenlik yapan hiç bir eğitimci, ‘Sen benden özel ders al eksiğini tamamla’ diyerek kendi öğrencisine özel ders verip onun üzerinden kazanç elde etmez/etmiyor.  Lise düzeyindeki öğretmenler prensip olarak kendi öğrencilerine özel ders vermez/vermiyor. Buna garanti ederim. ”

Başka bir kaynağım ise yukarıdaki cümlelerimi desteklercesine yazımda yaşanan olayların Uydukent’te herkesin bildiği meşhur bir ortaokulda yoğun bir şekilde yaşandığını, lise düzeyinde bu hadiselerin olmadığına dikkat çekip şunları söylüyor: 

“Uydukent’te bir okul var herkesin bildiği bir okul… Sizin yazınızda bahsettiğiniz bütün hadiseler aslında orada yaşanıyor. Orada ciddi bir rant var. Öğretmenler resmen grup olmuşlar.  Hatta bazıları öğrencileri kendi araçlarıyla özel derse taşıyor. Birazda oradaki eğitim başarısına bu pencereden bakmak gerek.”

Bir başka okurum meseleye daha geniş bir pencereden bakarak tüm bu anlatılan sorunların temeline inerek şöyle diyor: 

“Aslında bütün mesele sistemden kaynaklanıyor. Arz talebi doğuruyor. Milli Eğitim’in sistemi öğrenciyi tam anlamıyla donatmıyor. Öğrenci veliside çareyi özel derste buluyor. Tabi bunun yanında teknoloji bağımlılığıda etkili. Öğrenci ders çalışırken kendi başına kalamıyor. Velide ‘madem öyle özel derse vereyim’ diye çocuğunu özel derse gönderiyor. Ancak şunu belirtmek gerekiyor. Afyon’da Türkiye çapında öğretmenler var. Bu öğretmenlere sahip çıkmak gerekiyor. Çürük elma her yerde var ama bunlar Afyon’da azınlıktalar”

Evet gelen eleştirileri, yorumları özetle sunmaya çalıştım.

Herkesin anlattıklarını toplayıp önüme koyduğumda şu tespiti yapıyorum.

Burada çok net bir şekilde bir çarpıklık, bir bozukluk hatta bir hırsızlık var. 

Burada öğrencinin yarını çalınıyor. 

Burada öğrenci velisi soyuluyor. 

Burada öğretmen bu sistemin çarkına kendini itilmiş buluyor. 

Peki ya bizi kim soyuyor? 

Bizim bugünümüz, yarınımızı çalan hırsız kim? 

Yorumu olan aşağıya yazsın. 

Kalın sağlıcakla…