Bugün 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü.

Gerçekten çalışan gazetecilerin, halkın sorunlarıyla dertlenen, korkmadan fikrini düşüncesini cesurca yazabilen, kalemini satmayan, biat etmeyen, namuslu gazetecilik anlayışını benimseyen tüm meslektaşlarımın gününü kutluyorum.

Her alanda olduğu gibi bizim basın mahallesinde de bir çok sorun var.

Ekonomik sorunları yazmayacağım.

Onları cemiyetimiz sağolsun sürekli dile getiriyor.

Ben bu camiada bizlerin yani insanoğlunun yarattığı sorunları dile getireceğim. 

Bizim mahalledeki en büyük sorun bana göre bu mahalleden olmayanların bu mahalleden kendilerine yer açması.

Yani gazetecilikle uzaktan yakından alakası olmayan, sermaye sahibi olan patronların “güç” için bir gazete satın almalarından bahsediyorum.

Bizim mahallenin en büyük sorunu bu.

Bu mesleğe, hatta bu ülkenin tüm insanlarına, yaşadığımız bu şehre en büyük zararı verenlerde bunlar…

Neden diye soracaksınız?

“Sonuçta onlar istihdam oluşturuyor” diyeceksiniz.

Anlatayım.

Anlatırken uzaklara gitmeyeceğim.

Bizzat Afyon basınından örnekler vereceğim. 

Afyon’da şu anda günlük olarak basılıp dağıtılan 7 gazete var. 

Bunlara ek olarak aylık çıkartılan 3 gazete daha var. 

Ek olarak 2 televizyon, 7 radyo var.

Sayamadığım kadar internet haber sitesi var. 

Şimdi soru şu?

Bu gazetelerin, televizyonların, radyoların, internet haber sitelerinin sahiplerinin kaçı gazeteci?

Kaçı bu işin mutfağında yetişti?

Kaçının ek işi değil tek işi gazetecilik?

Benim bildiğim toplam 10 gazetenin sadece 3’ü gazeteci patron.

Yanlışsam büyüklerim düzeltsin beni.

Diğerlerinin her birinin asıl işi çok farklı alanlar…

Bu tablo Afyon’un tablosu.

Bu tabloyu geri kalan 80 şehre ve ulusal basına uyarlayın.

Ne demek istediğimi anlayacaksınız.

Şimdi böylesinde sermayenin hakim olduğu bir camiada kaç gazeteci gördüğünü, inandığını, doğru bildiğini olduğu gibi yazabilir?

Ben söyleyiyim.

Sermayenin hakim olduğu bir yayın kuruluşunda hiç bir gazeteci gördüğünü, duyduğunu, bildiğini yazamaz.

Çok net…

Peki bu durum bizim mesleğimize ve bu ülke insanına nasıl zarar verebilir?

Anlatayım.

*Sermayenin böylesine hakim olduğu yayın kuruluşlarında gazetecinin değil, patronun dediği olur.

*Sermayenin böylesine hakim olduğu bir camiada halkın sesi kısılır, yurttaşlar nefes alamaz, güç sahiplerinin sesi çok daha gür çıkar. 

*Sermayenin böylesine hakim olduğu bir ortamda nitelikli gazeteciler yetişmez, sadece kopyalayan yapıştıran bir insan kaynağı yetişir. 

*Sermayenin böylesine hakim olduğu bir camiada halk konuşacak, derdini anlatacak bir mecra bulamaz, bulsa konuşamaz, konuşsa konuştuğunu yayımlatamaz.

*Sermayenin böylesine hakim olduğu bir sistemde bu işi onuruyla yapanların ilan ve reklam gelirleri azalır, gelirlerin azalması yayıncılık kalitesini bozar, gerçek gazetecilerin gelirleri azalır, gelirleri azalan ya da asgari ücretle çalışmak zorunda olan gazeteciler mutlu olmaz, mutlu olmayan gerçek gazeteciler bu camiayı terk eder daha doğrusu etmek zorunda kalır, meydan ise yalakalara, çakallara kalır. 

*Sermayenin böylesine hakim olduğu bir ortamda halkın gerçekleri gün yüzüne değil halının altına itilir, yöneticiler halkı duyamaz, duyamayınca sağlıklı karar veremez, karar veremeyince görevini yapamaz. 

*Sermayenin böylesine hakim olduğu bir ortamda bir gazeteci patronundan habersiz kendi işiyle ilgili faaliyet yürüten bir derneğe bile üye olamaz, yani kısacası örgütlenemez.

*İşin özeti bu camiadan sermaye elini çekmeden ne bu camia ne bu ülke ne bu şehir rahat bir nefes alamaz. 

Nasıl bir tamirci doktorluk yapamıyorsa, doktorda tamircilik yapamıyor.

Bu örneği çoğaltabiliriz.

O yüzden herkesin kendi uzman olduğu iş alanına geçmesi herkes için en sağlıklı yol diye düşünüyorum.

Sözü noktalayacağım.

Ancak şunu söylemeden geçemeyeceğim.

Reklam olsun diye söylemiyorum, Afyon Postası işte bütün bu sorunlardan dolayı “patronsuz ve bağımsız gazetecilik” felsefesi ile yayın hayatına başladı. 

Gazetenin resmiyette sahibiyim ancak aslında bir çalışanıyım.

Ben makam odalarında vakit geçiren biri değilim.  

Ben sırtımdaki çantamla bilgisayarımla, kameramla, mikrofonumla halkın her daim içindeyim.

Arkadaşlarım sokakta. 

Bazen bir pazardayız, bazen tarlada… 

Gördüklerimizi, duyduklarımızı aktarmaya çalışıyoruz. 

Bu koşturmada hatalarımız oluyordur elbette. 

Ama biz bu işi onurumuzla yapmaya çalışıyoruz. 

Çünkü biz bu işten ekmeğimizi kazanıyoruz.

O yüzden bu işi hakkıyla yapacağımıza söz verdik. 

Allah, bize ‘yanlışa doğru doğuya yanlış’ dedirtmesin.

Allah, Afyon Postası gibi kuruluşların sayısını artırsın.

Amin.