Köprüden önce son çıkış... Yaz bitiyor. Nimetlerinden yararlanmak lazım.  Güneşten bahsetmiyorum, benim derdim denizle. Deniz deyip geçmeyin! O, gerçek bir güzellik, estetik ve sağlık kaynağı. Üstelik bedava!

Beach'ten beach'e koştunuz, su sporlarında adrenalin bağımlısı oldunuz... Happy hour'larda pudra allık pürmakyaj dolaştınız... Peki, bu yaz kaç kulaç attınız? Denizin hakkını verdiniz mi, yoksa bir batıp çıktınız mı? Gerçi, siz de haklısını, yeni nesil mayolar öyle kulaç atmaya pek müsait değil. Neyse! Benden söylemesi iş işten geçmeden, yaz alıp başını gitmeden haydi dostlar denize! Hiç değilse bu tatil, bir şeyden olsun bedava yararlanalım: O da güzellik olsun, hem de denizde olsun! Mesela Fransa'nın son ve en görkemli kraliçesi Marie Antoinette öğütülmüş deniz tuzuyla banyo yaparmış. Tabii günümüzde tüm bunların yerini modern tıp aldı. Ama hikâyenin bir yerinde, hâlâ geçmiş zamandan izler var! Ben de yanı başımızdaki bu güzellik, estetik ve şifa kaynağının nimetlerini merak ettim, Estetik ve Plastik Cerrahı Prof. Dr. Akın Yücel'in kapısını çaldım.  Deniz suyunun tedavi amaçlı kullanıldığı 'thalasso terapi'yi konuştuk. 


'Thalasso', Hipokrat sayesinde hayatımıza girmiş ve tedavi olarak uygulanmış. Dr. Richard Russell de popülaritesini arttırmış.  
Deniz suyunda neler mi var? Kalsiyum, potasyum, sodyum, iyot... Hepsinden bol bol! 
Akın Bey, denizde uzun süre kalındığında derideki gözeneklerin açıldığını ve vücutla su arasında mineral alışverişinin gerçekleştiğini söylüyor. Hani suda uzun süre kaldığımızda elimiz, ayağımız buruş buruş oluyor ya, işte bu iyi bir şey! 
Dahası, deniz suyunun yoğunluğuyla, hücreler arası sıvının ve kan plazmasının yoğunluğu birbirine çok yakınmış. Bu sayede su kaybına uğramadan mineral alışverişi mümkün! 
Güçlü bir bağışıklık sistemine kim hayır diyebilir? Deniz suyu, bağışıklık sistemini güçlendirmede birebirmiş! Yani ne kadar kulaç, o kadar sağlıklı bir kış! 
Deniz suyunun içindeki o magnezyum var ya, işte o bir harika! Cildi gençleştiriyormuş. Botoksa veda, deniz suyuna merhaba! 
Magnezyum açısından en zengin deniz nerede derseniz, burnumuzun dibinde! Ölüdeniz'de! Hem suyundan hem çamurundan... Bol bol dostlar, bol bol! Tabii Köyceğiz'in de hakkını yememek lazım! Orası da en az Ölüdeniz kadar zengin. 
Çamur demişken, yosunu da unutmayalım! Biliyorsunuz yosun maskeleri hem kozmetik ürünlerde hem de alternatif tıpta yaygın olarak kullanılıyor. Yani o yosunlara öcü gibi bakmayın. Onlar bizim gençlik kaynağımız! 
Denizin şifası daha bitmedi. Tiroid bezinin çalışmasını sağlayan iyot, deniz suyunda fazla fazla var. Bundan böyle deniz tuzu olmadan sofraya oturmuyoruz! Ama mevsimlerden yazken bırakın sofrayı, bol bol denize giriyoruz. 
Deniz tuzları cilde uygulandığında peeling etkisi gösteriyormuş. Ölü deriyi alıp cildi yeniliyor ve yumuşatıyormuş. Bitmedi, banyoda kullanıldığında da rahatlatıcı etkisi var.
Yağlı cilt sorunu olanlar... Çok sevgili ergenler, sizin de tek çareniz deniz tuzu, deniz suyu! 
Sadece deniz suyunun, tuzun, çamurun, yosunun, deniz ürünlerinin değil, deniz kenarındaki iklimin de sağlık üzerindeki etkisi büyükmüş! Deniz kenarındaki hava, içerdiği nem ve minerallerle solunum sistemini olumlu etkiliyor, oh nefesimizi açıyor. 
Hiç kum ve güneş olmadan deniz olur mu? Güneş, D vitamini depolarımızı dolduruyor, kumda yürümekse hem ruhumuzu hem de bedenimizi dinlendiriyormuş. 

Deniz suyunun fendi kozmetiği yendi! 
THALASSO TERAPİ

Bir rivayete göre Yunan tanrıçası Afrodit, cilt ve saç güzelliğini deniz yosununa borçluymuş.